29 Mart 2024 Cuma

Devrimci Yön

Çıkış Kapısı Bakış Açısında(1) / Cemal Öztürk

Çıkış Kapısı Bakış Açısında(1) / Cemal Öztürk
23 Haziran
00:00 2018

 

1-Şair ve yazarlığın işlevi; isteklerimizin yönetimi olarak gerçeğe bakarken etik tutarlılığı ve     estetik uyumu dikkate alarak kelimeleri birbirine iliştirirken doğru kavramlarla halkın anlama gücünü örgütlemektir. Anlayın ki dil olmadan kelamsız insanların örgütlenmesi imkânsızdır.

2-İnsanın çalışma işleviyle temelleri atılmış olan Ana Dil Tapınağına papağanlar giremez.

3-İnsanları güden iki itki A) Güzelliğin çekiciliği B) Para ve iktidarın gücü

4- Erekselci bir bağıntı:

İnsanlığın büyük velileri varsa madem
Adam olmak büyük bir cumhuriyettir.

5-Hayatı bedenden gelen çeşitli duygu, bin bir akıl ve sayısız hayal ile okuyup kendini anladıktan sonra dünyayı yeniden kavramaya /kurmaya aydınlanma denir. Aydınlanmayı eleştirenlere diyeceğim odur ki tek bir aydınlanma biçimi yoktur. Aydınlanma her şeyden önce çok boyutlu bir bakış ve gönül dünyası ışımasıdır. Vücudumuzun milyonlarca hücreden istihbarat alması gibi beynimizin de binlerce kez farklı bir göz ile kendine bakmasıdır. İnsan türü, her sıçramada sırasıyla mitolojiler, teolojiler, ideolojiler ve nihayet modern devrimlere,  zamana özgü bir aydınlanma sayesinde ulaşmıştır.

6- Üstün körü yaklaşımlarla yönetilen toplumlarda görmezlikten gelme ve körleşme kaçınılmazdır.

Her dikkatsizliğin arkasında bir değersizlik

Her değersizleştirmenin arkasında sömürü

Her sömürünün arkasında gözü dönmüş bir zalimlik yatıyor.

7-İnsanları aldatmak, onları aydınlatmaktan daha kolaydır. Çünkü aldatma çok basit bir kandırmaya, aydınlanmaysa uzun uzadıya sürüp giden birçok kaynağa dayanır.

8- Adamlığın azlığı, şark kurnazlığıdır.

9-Sanayi devrimini ve sonrasının hakikatini yedi kelimeyle etiketlemek mümkün. 1-Matbaa,2- Top, 3-Pusula, 4- Mikroskop, 5- Teleskop, 6-Telefon 7-Bilgisayar. Ateş, at ve tekerleğin kullanılmasından günümüze kadar geçen zaman dilimine göre teknolojinin bugün daha baş döndürücü bir ivmeyle geliştiği görülüyor.

10-Matematikte doğruluk, hukukta adalet ve ahlaktaki dürüstlük kavramı özünde insanın yanlışlık ve haksızlık kaygısı ile hakikat saygısından doğmuştur.

11-Ahlaki aklımızı işleten bilinç ertesi inanç sistemleri (deism, ateism, gnostizm agnostizm, tasavvufi irfan geleneği vb) insana mutlaka belli bir görev ve sorumluluk yükler.

 

                                                            -2-

12- Bilimsel ve ütopik sosyalizm tartışmalarını bu gün için ancak rasyonel sosyalizm kavramıyla genişletmek mümkündür. Bilimin nesnelliği sınıflar üstüdür. Oysa rasyonel sosyalizm ne kadar geniş oranda emekçi yığınlarının çoğunluğuna dayansa da sonuçta yine sınıfsal bir perspektife sahiptir. Ereksel bir varlık olan insanın her seçme ve ayıklama işleminde, mutlaka etik-estetik ve politik değerlerin belirleyiciliği işin işine karışacaktır. Bu bağlamda rasyonel olan daha kapsayıcı bir kavramdır. Çünkü içinde hem bilimi, hem sanatı hem de ahlaki değerleri kapsamaktadır.

13- Ahlak bir ideoloji değildir. Dinsel ve ideolojik yanlışları da yine bu sayede ancak vicdan, irfan ve ahlak sahibi insanlar düzeltebilir.

14- Başkalarına merhamet etmemizin temelinde kendimizi başkalarının yerine koyma( empati: duygudaşlık)  ve sempati (eş duygu) yeteneğimiz belirleyicidir. Çünkü her insan, ana kuzusudur.

15- Tarihsel dönemlere özgü sosyal ihtiyaçlardan türetilmiş yöresel ve töresel ahlak ile çağımızın gereksinimlerine uygun işleyen ahlaki akıl kavramı birbirleriyle hem örtüşen hem de ayrışan bazı inceliklere sahiptir. Ahlaki aklın işlemesine, aydınlanma ve zorunlu insani gereksinimler yön verir. Her çağın kendine özgü gerçekçiliği yüzyıllar öncesinden belirlenemez. Çağların mirasına ve birikimine sahip aydınlanma ahlakında ezbere bir kutsamadan ziyade analitik bir anlayış söz konusudur. Mesela medeni hukuk ve laiklik, egemenliğin özünde dünyevi bir düzenleme olmasıyla ilgilidir. Özetle,  eski Yunandan gelişerek gelen Fransız devrimini hazırlayan, sosyalist devrimlerden sonra geleceğin yeni sağlıklı toplumunu yaratmak için gerekli olan ahlaki zekâ kavramı kendi önünde duran toplumsal ilişkileri çözmeye yönelik normatif değerleri içerir. Ahlaki akıl; kapitalist sistemin yarattığı saplantı, sakatlık ve hastalıklardan uzak kalmayı sağlayan sağlıklı bir toplumun sigortasıdır.

16- Toplumsal varlığından (insanlığından) koparılmış bireyler kasten kötülüğe itilmişlerdir. Nitekim milyonlarca işsiz güçsüz insan mafyanın yer altı insan kaynakları olmaya adaydır. Zorbaca koşulların hâkim olduğu bir ortamda ahlaki aklın yeşermesi de çok zordur. Zira insanın kendini koruma basireti,  her koşulda mutlaka ahlaki değildir.

17- Alain Badiou’ya göre, “Hakikat satılık değil, Felsefe bedavadır”

Bir hakikat ahlakına bağlı olmayan serbest piyasa ekonomisinin ihtiyaçları gereği, insanı bir meta ve mevta mertebesine düşürdüğü apaçık bir olgudur. Yağcılık, yalakalık, yağdanlık, yardakçılık, yobazlık, yalancılık, kepazelik aslında piyasa ekonomisinin nabza göre şerbet sunma ihtiyacından insanlara para karşılığında göz kırparak biçilen bir roldür. En trajikomik olan da liberalizm ile muhafazakârlık arasındaki öz ve biçim uyumsuzluğudur. İnsanların topyekûn bir mallar rejimi içinde ele alınarak ya mağazaya ya da morga kaldırılması ne acıdır.

18-Haklıdan yanaysanız pazarlık teklif etmeyiniz. Hakikati seviyorsanız pazarlık teklif etmeyiniz.

                                                                         -3-

19 -Kula kulluğun, köleliğin, cariyeliğin, sömürünün koşullarını koruyan her türlü yalancılık eylemi bir yaşam tarzı olarak önünde sonunda yabancılaşma ve yozlaşmayla sonuçlanır.

20-Kör inançlardan arınmış ve dinsel dogmaları da aşan ahlaki akıl, ruh ve beden sağlığımızın dolayısıyla toplumun en büyük iyilik ve sağlık sigortasıdır.

21-İnsan erekselci bir varlıktır. Bilgelik, cesaret, içtenlik, bir hakikat ahlakına sadakat, ahde vefa ve toplumsal adalet arayışları Yaşam Sanatı’na artı değer katan sıfatlardır.

22- İnsanın dört boyutlu kimliğinde:  (1-Cinsiyet, 2-dar milliyetten medeniyet düzeyinde millet olmaya geçiş 3-Mesleki üreticilik 4-Dünya görüşü ) adı geçen bu bileşenlerden herhangi birisinin sakatlanması insana zarar verir. Örnek-1: Mesleksiz bir insan ya da mesleğini icra etmeyen insanın vay haline. Örnek-2: Milliyeti ya da cinsiyeti baskılanmış bir insanın vay haline Örnek-3: Dünya görüşümüzü oluşturamazsak hayvan mertebesinden kurtulup kozmik bilince ulaşmak da olanaksız. O halde insanlık; sınıfsal, ulusal ve evrensel bir bilinç inşasından geçerek ancak kurtuluşa ulaşacaktır.

23- Sevinç gözyaşları, mutluluğun gülmekten öte bir şey olduğunu gösteriyor. 

24- Sarığı geçirmekle bir sırığın başına / Mevkisi, makamı değişir mi sırığın?                                                        

25-Din adamlarının kurnazlığı, tekâmül ederek öyle bir düzeye geldi ki artık kapitalist  sistemin özündeki düzenbazlığa dönüşmüştür. Para ve üfürükten dualar adeta aynı düzeyde bir mübadele aracına dönüşmüştür. Oysaki insanın kalbinden doğan dualar, dilekler, temenniler insanın ne olması gerektiğiyle ilgilidir. Demek ki dinsel yozlaşmaya karşı çıkmak öncelikle inançlı insanların erdemi olmalıdır.

26-Sınıfsal, ulusal ve giderek evrensel bir üst bilince (insanlaşmanın uğraklarına) karşı çıkanlar; ya sürü toplumunu ya da farkında olmadan kozmopolit bir toplumu savunmaktadır

27-İnsanda birbiriyle bağlantılı dört ana meleke (melek=yetenek=yeti) var:                                    

      a)-Akıl, b)-Mantık, c-His, d)-Muhayyile.

Bunlar aslında kendi içinde bir ilişkiler ağıdır. Gerçek bir yazarda bu melekeleri birbirinden koparmak imkânsızdır. İşte bu insan doğasında saklı gerçeğin evrensel bütünlüğüdür.

28- Maddenin ve mananın amentüsü çağımızda: E= m x c ²  formülüdür.

  (E=enerji, m=kütle, c=300.000 km/sn ışık hızı)

29-İlgisizler (ruhsuzlar), yaşam ruhsatlarını iptal ettiklerinin farkındalar mı acaba?

30-Duyguların, akıl tarafından tanzim edilmesine edep denir. Öfke, kin, nefret gibi şiddetli duyguların denetlenmesi ahlaki aklın bir görevidir.

 

                                                                        -4-

31-Edebiyat, ebedi olan değerlerin, iyiliğin, güzelliğin araştırılması adına bütün bir yaşamdaki yanlış, yanılgı ve yanılsamaların de bir çeşit kayıt altına alınmasıdır. Her çağın edebiyatçısı kendi çağının bilançosunu yaparak değerlerini yeniden değerlendirir.

32- Edebiyat, insanoğlunun sicil dosyasını gösteren bir mahşer (uyanış) provasıdır.

33- Bize birbirinin aynısı değil, aynası olacak kimselere/fikirlere ihtiyacımız vardır.

34- İnsanları zehirlemenin ekonomik getirisine müptela olmuş kimi televizyonlar, sermayenin egemenlik araçları olarak iş tuttukları sürece birer kanalizasyon olmaktan öteye gidemezler. Serbest piyasadaki bireycilik eksenli faydacı bir ahlak anlayışı özünde topluma karşı ahlaksızlığın ilanıdır. İçinden her türlü kirli bilginin aktığı hiçbir seçme, ayıklama, temizleme ve arıtma özelliği olmayan bir çeşit hasta eden bir bilinçsizlik akışıdır. O halde maddi ve manevi salgın hastalıklara karşı mücadele anlayışı,  sağlıklı bir toplumun üst bilinci olmalıdır.

35-Doğa, müzik ve matematik dilinden başka bir dil bilmez. Ben metafizik dediğim zaman gerçekliğin bittiği bir evreni değil, gerçekliğin çevrimini içeren bir bitimsizliği kast ediyorum.                                                                  

36- Gerçeğin etiği ve estetiği adına takdir duygusu gelişmemiş insanlar, henüz zalim bir nefsin esiri olmaktan kurtulamamışlardır. Otoriteye karşı başkaldırıp kendisi bir otorite olmak isteyen peşin hükümlü zalimlere karşı uyanık olmak da yine bir hakikat ahlakına bağlı özgür ruhların görevidir.

37- Yenilgilerimizin kaynağını yanılgı, yanılsama ve yanlışlarımızda aramalıyız.

38-İnsanın hakikatine yaklaşmak istiyorsanız mutlaka mevcut dinsel anlayışların dışına çıkmalısınız. Çünkü mevcut dinsel anlayışlar, neredeyse piyasa koşullarındaki salt metaların metafiziğidir.

39-Görünür olan sadece kişinin davranış ve eylemleridir. Fakat inançlar, kamera kaydına alınamaz.

40-“Secdeye değmiş alın” fetişizmi ile Fethullahçılık arasındaki hipnotik ilişkiyi yeterince anlayabildik mi acaba? Kutsallık zırhına bürünenlerin dokunulmazlığı yabancı ajanlar için hem büyük bir ayrıcalık hem de kamuflajdır.

                                         

C e m a l Ö z t ü r k

SOLİTİRAZ.COM

Facebook'ta Sol İtiraz