28 Mart 2024 Perşembe

Devrimci Yön

Kamu Tekelinden Cargill Tekeline / Nurten Yakış

Kamu Tekelinden Cargill Tekeline / Nurten Yakış
28 Şubat
00:00 2018

Türkiye’nin şeker fabrikaları satışa hazırlanırken, Cargill’in ülkemize geliş öyküsünü hatırlamak gerekmektedir. 20 yıllık bu tarihçede Cargill’in hukuk karşısında nasıl korunduğunu anlatmak biz hukukçuların görevidir.

Cargill’in Hukuksuzluk Öyküsü[1]

Dava Konusu Yer Hakkında Genel Bilgi;  Dava konusu yer, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nca 15.01.1996 tarih 279/4928 sayı ile İZNİK GÖLÜ VE ÇEVRESİ KORUMA HAVZASI olarak koruma altına alınmıştır. Yine dava konusu yer, 19.12.1990 onay tarihli 1/25.000 ölçekli İznik Gölü Çevre Düzeni Planında,  “Tarımsal Niteliği Korunacak Alan-Sulama Alanı ve Uzun Mesafeli Koruma Alanı” olarak belirlenmiştir. Durum böyle olmakla birlikte, Bursa Valiliği, Koruma Kurulu Kararını ve İmar ve Çevre Düzeni Planını gözardı ederek, Cargill firmasının dava konusu yerde Nişasta Fabrikası kurması için mevzi imar planı değişikliği yaparak (30.04.1998 gün 1998/4-118 sayılı kararla1/1000 ölçekli plan değişikliği yapmıştır.) Yapı Ruhsatı vermiştir (17.06.1998 gün 12/79).

Bursa Valiliğinin bu işlemine karşı Bursa 2. İdare Mahkemesinde iptal davası açılmıştır. Bursa 2. İdare Mahkemesi, 1998/508 esas sayılı davada 08.07.1998 tarihinde yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir. Yürütmenin durdurulmasına ilişkin karar verildiğinde henüz fabrika inşaatı başlamamıştır. Bursa 2. İdare Mahkemesi 27.06.2000 tarihinde  2000/690 sayılı karar ile Bursa Valiliğince verilen ruhsat verme işlemini iptal etmiştir.

Bursa 2. İdare mahkemesince verilen Yürütmenin durdurulması kararını işlevsiz hale getirmek için, Bursa Valiliği’nin teklifi ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın 14.08.1998 gün ve 11326 sayılı kararları ile 1/25.000. ölçekli “Çevre Düzeni Planında Tarımsal Niteliği Korunacak Alan-Sulama Alanı ve Uzun Mesafeli Koruma Alanı”nda kalan dava konusu bölge, “Tarımsal Sanayi Amaçlı Nişasta Fabrikası Alanına”  dönüştürülür.  İdare’nin bu kararına karşı Danıştay 6. Daire nezdinde iptal davası açılır (1998/6071 Esas). Danıştay 6. Daire 11.11.1998 tarihinde davalı idarenin savunmasını almaksızın yürütmenin durdurulmasına karar verir. Danıştay 6. Dairesi 26.11.2002 gün 2002/4839 Esas, 2002/5652 sayılı kararla Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın işlemi hakkında iptal kararı vermiştir. Temyiz incelemesinden geçen karar kesinleşmiştir.

Yargı tarafından yürütmenin durdurulması ve iptal yönünde karar verilmiş olmasına karşın, Cargill firması inşaat faaliyetini sürdürmüştür. Yine, Bursa Valiliği tarafından verilen  ilk yapı yargı tarafından iptal edildiği halde, Bursa İl İdare Kurulu 25.02.2000 tarihinde 16/06 sayılı kararla Cargill firmasına ikinci kez yapı ruhsatı vermiştir. Bu İşlem de dava konusu edilmiş ve Bursa 2. İdare mahkemesi 29.11.2000 gün ve 2000/332 Esas, 2000/1327 sayılı kararı ile anılan işlemi ikinci kez iptal etmiştir.

Bu arada Cargill  Fabrikayı inşa etmiş ve Bursa Valiliği’de 10.08.2000 tarihinde Cargill Tarım Sanayi Ticaret A.Ş’ne bir yıllık “Deşarj İzin Belgesi ve Emisyon İzin Belgesi” vermiştir. Bu  da dava konusu olmuştur. Her yeni işlem, dava konusu edilir, ancak ne davalı İdareler ne de Cargill firması yargı kararlarına uyma doğrultusunda bir irade gösterirler.

Cargill firması lehine idarenin yaptığı hukuki düzenlemeler; Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, 25 Ağustos 1998 tarih 23444 sayılı Resmi Gazete  yayımlanan “Tarım Alanlarının Tarım Dışı Gaye ile Kullanılmasına Dair Yönetmeliğ’in yürütme görevini Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne devreder ve bir gün sonra 26.08.1998 tarih 23445 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan haliyle anılan Yönetmelik değiştirilerek birinci sınıf tarım arazileri üzerinde sanayi tesisi kurulmasına olanak sağlayan düzenleme yapılır. Yönetmelik değişikliği TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası tarafından dava konusu edilir ve işlem Danıştay 6. Dairesi tarafından iptal edilir. Bunun üzerine 13 Haziran 2003 tarih 25137 sayılı Resmi Gazete’de   “Tarım Arazilerinin Korunması ve Kullanılmasına Dair Yönetmelik” yayımlanır. Bu Yönetmeliğe bazı maddelerinin iptali için  Ziraat Mühendisleri Odası tarafından bir kez daha dava açılır ve 6. Daire dava konusu yönetmelik hakkında yürütmenin durdurulmasına karar verir.  Bunun üzerine, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, 25 Mart 2005 tarihinde dava konusu Yönetmelik maddelerini bir kez daha değiştirir ve 25 Mart 2005 tarih 25766 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklik ile  davanın konusuz kalmasını sağlar.  Son Yönetmelik değişikliğinin 12. maddesi, “… tarımsal ürünlerin işlenmesi ve değerlendirilmesi ile ilgili tesisler için ihtiyaç duyulan tarım arazileri, işletmenin toplam arazi varlığının 2/100’ini geçmeyecek şekilde, arazi sınıfına bakılmaksızın İl müdürlüğü tarafından tarım dışı kullanıma tahsis edilir.”, 14 üncü maddesinde; “İl Müdürlükleri;… b) Tarımsal üretimi teşvik etmek amacıyla kurulmuş tarımsal ürünlerin işlenmesi ve değerlendirilmesi ile ilgili entegre nitelikli sanayi tesislerinin geliştirilmesi ve rekabet gücünün arttırılması için, mevcut yapılara ilave tesislerin kurulmasına yönelik arazi taleplerinde,  c) Diğer sanayi tesislerinin bulunduğu planlı alanlarda, sanayi tesislerinin rekabet gücünün arttırılması için ihtiyaç duyulan, ileri teknoloji kullanımı sağlayarak üretimi artıracak ve mevcut tesislerle entegre çalışma zorunluluğu bulunan ilave tesislerin kurulmasına yönelik arazi taleplerinde, plân değişikliği iznini verebilir.” biçimindeki düzenleme ve hukuka aykırı düzenlemeleri içeren yönetmeliğin pek çok maddesi hakkında TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası yeniden  iptal davası açmak zorunda kalmıştır.

Yasama Organının Cargill firması lehine yapmış olduğu yasama işlemleri

19.07.2005 tarihli ve 25880 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun geçici 2. maddesi, “11.10.2004 tarihinden önce tarım arazileri; gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış ve tarımsal bütünlüğü bozmuyor ise söz konusu arazinin istenilen amaçla kullanımı için, altı ay içerisinde Bakanlığa müracaat edilmesi, hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması ve tarım dışı kullanılan tarım arazilerinin her metre karesi için beş Yeni Türk Lirası ödenmesi şartıyla izin verilir.” hükmü ile, kaçak kurulan tesislere para karşılığı af getirmektedir. Bu düzenleme de işletici firmanın isteğine uygun bir düzenleme olup, anılan düzenleme muhalefet partisi tarafından Anayasa Mahkemesi önüne götürülmüştür.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın teklifi ile, 1 Temmuz 2004 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 5195 sayılı Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un Geçici 2. maddesi, Cargill firmasının isteği üzerine yasama organınca kabul edilmiştir. Sözkonusu düzenlemeye göre: “Üzerinde kurulu sanayi tesisleri bulunan, arazi alanı yüzellibin metre kareden büyük, kurulduğu dönemde geçerli olan imar plânları uyarınca gerekli izinleri alarak faaliyete geçmiş, mülkiyeti yatırımcılara ait alanlar, mülk sahibi gerçek ya da tüzel kişilerin başvurusu ve Bakanlığın uygun görmesi üzerine, Kurulun değerlendirmesinin ardından Bakanlar Kurulu kararı ile özel endüstri bölgesi olarak ilân edilebilir. Birinci fıkra uyarınca özel endüstri bölgesi ilân edilebilecek yerlerde, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce yatırımını gerçekleştirmiş olması, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içinde Bakanlığa başvuruda bulunması, müracaat tarihi itibarıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca Maliye Bakanlığınca belirlenecek yeniden değerleme oranına göre güncellenmiş en az yetmişbeştrilyon Türk Lirası tutarında yatırımı bulunması, söz konusu faaliyet için ileri teknoloji kullanılması, yatırımın veya teknolojinin geliştirilmesine yönelik fizibilite etüdünün sunulması, yatırıma geçtiği tarihte ÇED mevzuatının yürürlükte olması durumunda, ÇED olumlu kararı ya da ÇED gerekli değildir kararı alınmış olması, arıtma tesisi için ISO 14000 belgesine sahip olunması, mülkiyet sınırları içinde tevsii imkânı da göz önüne alınarak gerekli alanın bırakılması şartları aranır. Özel endüstri bölgelerinin kamulaştırması yapılmaz. Bölgenin yönetim ve işletmesinden mülk sahibi gerçek ya da tüzel kişiler sorumlu olur. Özel endüstri bölgesi ilân edilen alanlarda tesisi bulunan gerçek ya da tüzel kişilerden katkı payı alınmaz. Bakanlar Kurulu kararıyla özel endüstri bölgesi ilân edilen alanlarda yer alan ve daha önce izin, onay ve ruhsatları alınmış yatırımların tüm izin, onay ve ruhsatları yenilenir. Yeni alınacak izin, onay ve ruhsatlar, ilgili kurumlar tarafından onbeş gün içinde verilir.”

Bu yasa maddesinin yasama organı tarafından kabul edildikten sonra Bakanlar Kurulu, dava konusu yeri Cargill firması lehine “Özel Endüstri Bölgesi” ilan etmiştir. Endüstri Bölgesi ilanına karşı hem Bursa yerel örgütler hem de TMMOB Danıştay nezdinde dava açmıştır. Danıştay 10.  Dairesi 2005/6613 Esas sayılı dosyada  Bakanlar Kurulu kararı hakkında  yürütmenin durdurulmasına karar verir.

Bu kararın da konusuz bırakılması için Başbakanlık Makamından, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na aşağıdaki yazı gönderilir.

T.C.

BAŞBAKANLİK

Hukuk Müşavirliği

Ankara

SAYI: B.02.0.HUK.641.02S-2065-1666/3020

KONU:

T ARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞINA

Bursa İli Orhangazi ilçesi Gemiç ve Gürle Köyleri Karapınar mevkiinde kurulu bulunan Cargill Tanm Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ne ait mısır işleme tesislerinin kurulmasına ve faaliyetine imkan veren İşlemlerin iptali talebiyle Bursa ilindeki bazı meslek kuruluşlan ve şahıslar tarafından gerek idare Mahkemeleri gerekse Danıştay nezdinde açılan davaların idare aleyhine sonuçlanmakta olduğu malumlarınızdır.

Son olarak, fabrikanın kurulu bulunduğu alanın Bakanlar Kurulu’’nun 05.5.2005 tarih ve 2005//8944 sayılı kararıyla Özel Endüstri Bölgesi olarak ilân edilmesine ilişkin işlemin yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle Danıştay 10. Dairesinin 2Û05/6613 ve 2006/36 esasında iki ayn dava açılmıştır. Bunlardan 2005/6613 esasında açılan davada, dava konusu işlemin   Yürütmesinin   durdurulmasına   hükmedilmistir.   Bunun   üzerine,  davalara  karşı i hazırlanacak dilekçelerde izlenecek stratejiyi belirlemek ve yargı süreci sonunda verilebilecek olası   bir   aleyhe   karara   karşı   izlenecek   yol   ve   yöntemleri   tespit   etmek   üzere Başbakanlıkta, 10.4.2006 tarihinde Müsteşar Yardımcısı Mustafa Çetin’in Başkanlığında Başbakanlık, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Devlet Planlama t Teşkilatı ve CargiU Firması yetkililerinin katılımıyla bir toplantı gerçekleştirilmiştir. Yapılan toplantıda, Danıştay 10. Dairesince verilen yürütmenin durdurulması kararının  tesisin   faaliyetlerini  durduracak   nitelikte  olduğu  belirtilerek  tesisin  faaliyetine devamının sağlanabilmesi için hukuki yönden neler yapılabileceği tartışılmış, sonuçta. Bakanlığınızın faaliyet alanı ile ilgili olarak;

1-5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazî Kullanımı Kanununda yapılacak bir değişiklikle, ildekj kamu kurum ve kuruluşlan ile Üniversite temsilcileri yanında sivil toplum örgütü temsilcilerinin katılımıyla oluşan Toprak Kurulunun, bu Kanundan kaynaklanan yetkisinin, tarım ürünü işleyen ve ileri teknoloji kullanan mevcut tesislerin bulunduğu alanlar İçin Tarım ve Köyişleri Bakanlığına devredilmesinin sağlanabileceği ve böylece sivil toplum örgütlerinin bu konudaki olumsuz tutumlarının bertaraf edilebileceği,

2-5403 sayılı onunun Geçici 1. Maddesinde yer alan, gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış ve tarımsal bütünlüğü bozmayan tarım arazilerin istenilen amaçla kullanımı İçin Bakanlığa müracaatta tanınan 6 aylık sürenin, yapılacak bîr kanun değişikliği ile altı ay daha uzatılmasının Şirketin izinlerini yenileyebilmesine imkan vereceği ve böylece faaliyetine devamını sağlayabileceği görüşleri ortaya konmuştur.

Belirtilen bu görüşlerin Bakanlığınızca incelenerek, sorunların aşılması için gerektiği düşünülen çalışmaların yapılması hususunu değerlendirmelerinize ve bilginizi rica ederim.

Mustafâ Çetin

Başbakan a.

Müsteşar Yardımcısı

Yukarıdaki yazıdan sonraTop­rak Ko­ru­ma ve Ara­zi Kul­la­nı­mı Ka­nu­nu­na aşa­ğı­da­ki ge­çi­ci mad­de eklenmiş­tir.

“GE­Çİ­Cİ MAD­DE 3- 11/10/2004 ta­ri­hin­den ön­ce, ge­rek­li izin­ler alın­ma­dan ta­rım dı­şı amaç­lı kul­la­nı­ma açıl­mış bu­lu­nan ara­zi­le­rin is­te­ni­len amaç­la kul­la­nı­mı için, bu Ka­nu­nun yayımı ta­ri­hin­den iti­ba­ren bir yıl içe­ri­sin­de Ba­kan­lı­ğa baş­vu­rul­ma­sı, ha­zır­la­na­cak top­rak koru­ma pro­je­si­ne uyul­ma­sı ve ta­rım dı­şı kul­la­nı­lan ta­rım ara­zi­le­ri­nin her met­re ka­re­si için beş Ye­ni Türk Li­ra­sı öden­me­si şar­tıy­la izin ve­ri­lir.

Söz ko­nu­su ara­zi ve te­sis­le­rin is­te­ni­len amaç­la kul­la­nı­mı için çe­şit­li ku­rum­lar­dan alın­ma­sı ge­rek­li ruh­sat, izin gi­bi iş­lem­ler, Ba­kan­lı­ğa baş­vu­ru ta­ri­hin­den iti­ba­ren 2 yıl içe­ri­sin­de tamam­la­nın­ca­ya ka­dar baş­vu­ru sa­hip­le­ri fa­ali­yet­le­ri­ne de­vam eder­ler. Bu sü­re­ler içe­ri­sin­de ge­rek­li izin­le­ri ala­ma­yan­la­rın üre­tim fa­ali­yet­le­ri il­gi­li ida­re­ler­ce dur­du­ru­lur.

Ta­rım ara­zi­si vas­fın­dan çı­ka­rı­lan ara­zi­ler, il­gi­li ku­ru­luş­lar­ca baş­vu­ru sa­hi­bi­nin is­te­ği doğrul­tu­sun­da vas­fı­nı de­ğiş­ti­rir.”

Yukarıdaki yasa maddesi Cumhurbaşkanı tarafından 07.12.2006 tarihinde Kanun’un 6. maddesi ile kabul edilen geçici 3. maddenin bir kez daha görüşülmesi için, Anayasa’nın değişik 89. ve 104. maddeleri uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na geri gönderilir.

Yasa tartışmaları Ankara’da devam ederken, Bursa Valiliği yargı kararlarına karşın,  Cargill firmasına Emisyon ve Deşarj izni vererek faaliyetin kesintiye uğramasına izin vermez. Bursa Valiliğinin izin işlemine karşı Bursa yerel örgütlerinin dava açtığı bu aşamada, yasama organı yeniden devreye girerek,  Cumhurbaşkanı tarafından iade edilen Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa eklenen Geçici 3. maddeyi aynen kabul eder.

Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, TBMM’ne iade ettiği madde aynen kabul edilince Cumhurbaşkanı sıfatıyla Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açar.

Anayasa Mahkemesi, 14.04.2011 tarihinde oy çokluğuyla (2007/23 E., 2011/64 K) ,

31.1.2007 günlü, 5578 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un:

                   1- 4. maddesiyle, 3.7.2005 günlü, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen üçüncü fıkranın;

                   a- Birinci cümlesinde yer alan ” gibi ” sözcüğünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU, Fettah OTO ile Zehra Ayla PERKTAŞ’ın karşı oyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

                   b- Beşinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,

                   2- 6. maddesiyle, 5403 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 3. madde, 26.3.2008 günlü, 5751 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile Mera Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 2. maddesiyle yürürlükten kaldırıldığından, bu maddeye ilişkin KONUSU KALMAYAN İSTEM HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, OYBİRLİĞİYLE,” karar verir.

Davayı açan Cumhurbaşkanının görev süresi dolmuş ve 28 Ağustos 2007 yılında  partili bir Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçilmiştir. 2011 yılına kadar görev süresi dolan Mahkeme üyelerinin yerine yeni üyeler seçilmiştir. Mahkeme kararlarını konusuz bırakmak için -açıkça Anayasa ihlal edilerek- TBMM’ne sunulan yasa değişikliğinde Anayasa Mahkemesi’nin üye çoğunluğu da hukuka ve Anayasa’ya aykırılık sorunu görmemiştir.

Yasama ve yürütme organları hukuka karşı hile yöntemleriyle  yargı kararlarını işlevsiz ve konusuz bırakmışlardır. Oysa, bir hukuk devletinin, hukuk dışı yöntemlerle hukuk devleti olarak korunamayacağı tarihsel gerçekliktir. Anayasal (Madde:138) olarak yargı kararlarını uygulamakla yükümlü bu organlar  yargı kararlarını uygulamamışlardır. Güçler ayrılığı ilkesine ve her şeyden önce Anayasa’ya uygun davranmak zorunda olan organlar, hukuk dışı yollarla/yöntemlerle yargı kararlarını konusuz bırakmayı rutin bir uygulama haline dönüştürmüşlerdir. Ülkemizde bir Anayasa vardır ancak, siyasal iktidar ne de yasama (iktidar partisi çoğunluğuna dönüşmüştür) “Anayasa’ya rağmen biz bunu yaptık” demektedirler. Bu tutum asla kabul edilemez.

Gelinen noktada, Cargill Devlet Planlama Teşkilatı’nın –ki bu kurum da ortadan kaldırılmıştır- yerini alarak  Şeker Fabrikaları konusunda raporlar hazırlamış ve siyasal iktidar da görev telakki ederek, 14 şeker fabrikası hakkında özelleştirme kararı almıştır. Cargill  piyasada hakimiyet kurabilmek için  önündeki engelleri sıralıyor ve hükümet gereğini yapıyor. Hükümet, kamu tekelini Cargill tekeline kendi eliyle hediye edemez. Buna ne hakkı ne de yetkisi vardır. Cargill’in tekelleşme süreci ülkemizin talan ve hukuksuzluk öyküsünün de örneklerinden birini oluşturmaktadır.

Özelleştirme ve ihale işlemlerine ilişkin hukuksuzluk da başka bir yazının konusu olacaktır.

[1] Ankara Barosu Dergisi • Yıl: 65 • Sayı: 1 • Kıs 2007 • 199-202.  2007 yılında Ankara Barosu Dergisinde yayınlanan bu yazı güncelleştirilmiştir.

Facebook'ta Sol İtiraz