19 Mart 2024 Salı

Devrimci Yön

Sol Muhalefetin Açmazı ve Gayrimeşrulaşma… / Alper Levent Yakış

Sol Muhalefetin Açmazı ve Gayrimeşrulaşma… / Alper Levent Yakış
20 Temmuz
12:51 2018

Türkiye’de sol muhalefetin başlıca açmazı Batılı çıkarlara angaje bir görüntü vermesidir. Daha doğrusu görüntü bir yana en önemli kurumlarıyla tam da bu konumda olmasıdır.

“Hangi Batı” diye sorabilirsiniz, doğru tek bir Batıdan söz edilemez artık, Soğuk Savaş sürecinde ABD öncülüğünde inşa edilen hegemonik sistem hızla dağılıyor. Yine de bu durum tıpkı I. Dünya Savaşı öncesinde olduğu gibi merkezi kapitalist devletlerin ülkemize dönük hesaplarını ortaklaştırmalarına engel değil. Ortak çıkarlar söz konusuysa bir yerde çelişkiler törpüleniyor, herkes az çok payına düşene razı olup kendi hesabını görmeye devam ediyor.

Ülkemizin sol cenahı sanki sağ cenaha nazire yaparcasına işte bu hesaplara eklemlenmiş aktörlerle tıka basa doldu. Ülke dinamiklerine güvenip çözümler sunmak yerine başkalarının hesaplarına yamanarak mesafe almaya çalışan, kendi küçük hesaplarının peşine düşmüş muhterisler sürüsü sağı solu demeden siyaset sahnesini adeta işgal etti.

Evet, ne yazık ki sol muhalefeti de artık bunlar belirliyor. Örneğin, sol deyince ilk akla gelen, gerek yayıldıkları toplumsal zemin itibarıyla gerekse hegemonik etki üretme kapasiteleriyle solun tartışmasız en önemli örgütleri CHP ve HDP’yi ele alalım. İç politikaya, dış politikaya dönük yapıp ettikleri, söyledikleri her şeyin artı veya eksi solun hanesine yazıldığı bir gerçek.

Eğri oturup doğru konuşalım, şimdiye kadar ne yazdırdı bu partiler solun hanesine?

Batıcılık, işbirlikçilik, toplumsal-politik hedefleri emperyalistlerinkiyle örtüştürme gayreti, bu yoldan kolayca sonuca ulaşma niyeti…

İşte, hanemize yazılanlar… Bunların yanlış anlamadan kaynaklandığını veya düpedüz iftira olduğunu kim söyleyebilir? Lideri, kadrosu, kanaat önderi demeden ağzını açanın Batılı değerlerden, AB’den, ABD’den yetmedi NATO’dan dem vurduğu partilerden söz ediyoruz sonuçta.

Burada, “evet ama onlar gerçek anlamda sol değiller ki” türünden itirazların da konumuz açısından pek önemi yok doğrusu. Elbette değiller ama kendilerini sol diye sunuyorlar ve işin kötüsü toplumun ezici çoğunluğunca öyle kabul ediliyorlar; hem taraftarlarınca hem muarızlarınca… Sol kitlenin aktif veya kerhen desteğiyle güç buluyor, en azından ayakta kalıyorlar.

Her iki partinin Batıcılıkta, işbirlikçilikte gösterdiği heveskârlık,  ön alma çabası bugüne kadar emperyalist taleplerin asli taşıyıcılığını üstlenmiş sağ cenaha bile kendini aklayıp paklaması için gerekli fırsatı altın tepside sundu. İşbirlikçi yaftası sayelerinde, BOP’un eş başkanlığına soyunup bu uğurda ülkemizi nice gailelerin içine sokmuş Erdoğan ve partisinin sırtından kalktı muhalefete yapıştı. Üstelik kerhen veya gönüllü peşlerinden sürükledikleri milyonları da şaibe altında bırakarak…

Halk bir yana şu peşlerinden giden solcu takımına da yeri gelmişken birkaç söz söylememiz lazım.

CHP diyorsunuz, partinin art arda emperyalist operasyonlara maruz kaldığını bilmeyen kaç kişi var aranızda? Kılıçdaroğlu ve şürekâsı en tepeye nasıl çöreklendi sanıyorsunuz; kaset operasyonları, wikileaks belgeleri orta yerde dururken bunu demokratik süreçlerin meşru sonucu saymak mümkün mü?

HDP diyorsunuz, partinin ardındaki asıl gücün PKK olduğunu bilmeyen var mı? PKK ki, değil Türkiye’de sınırlar aşan geniş bir coğrafyada Batılı işgalcilerin başta gelen paramiliter örgütü haline gelmiş. Paramiliter sözü bile eksik kalır PKK’yı tanımlamada, artık emperyalistlerin düzenli ordusuna dönüşmüş.

PKK’nın, anlık günlük taktiksel meseleleri ayrı tutarsak emperyalistlerden bağımsız, onlarla çelişen bir stratejisi olabilir mi? Hadi oldu, PKK içinde bu yönde bir farklılaşma yaşandı diyelim, bugün HDP’yi kuşatmış kadroların kimden yana tavır koyacağını düşünüyorsunuz? HDP, legal politik alandaki izdüşümüdür PKK’nın ama Batı merkezli ilişkiler ağının süzgecinden geçmiş seçme unsurlar da en fazla HDP’de toplandı; takınacakları tutum kuşkusuz emperyalistlerin öngörüleri doğrultusunda olacaktır.

Bütün bu gerçekler ortadayken, işbirlikçilikte sınır tanımayan pervasız patavatsız liderlere ve partilerine itibar etmenin nasıl bir izahı var, iktidarın sünni fanatizminden, sömürü ve talana duyduğu biteviye şehvetten gına getirmiş olmak sol açıdan yeterli bir gerekçe mi?

 

GAYRİMEŞRULAŞMA...

CHP’si, HDP’siyle, lider diye karşımıza çıkardıkları Kılıçdaroğlu, Demirtaş, İnce’siyle ve zulalarında beklettikleri bilmem kaç tane daha emperyalizmin süzgecinden geçmiş siyaset cambazıyla varacağımız yere, dibin de dibine çoktan vardık. Bundan ötesi topyekun gayri meşrulaşmadır.

Gayri meşrulaşma, evet! Coğrafyamızı yakıp yıkarak gelip kapımıza dayanan emperyalistlerin kötü niyeti afişe oldukça Türkiye halkının ezici ağırlığı bunlarla eşgüdümlü davranan, emperyalist merkezlerden kök salmış resmi, gayri resmi ilişkiler ağının uzantısı kişilere, örgüt ve partilere giderek daha az tahammül gösterecektir.

Türkiye solunun, antiemperyalist geleneksel damarı kurunun yanında yaşın da yanacağı bu akıbetten mutlaka kaçınmak zorundadır. Sıkıştırıldığı küçük küçük parti ve örgütlerden, ancak tek tek bireyler halinde veya cılız fraksiyonlar halinde varlık sürdürebildiği daha hacimli yapılardan zincirlerini kırarak kendi yolunu çizmelidir.

“Başka alternatif mi var” demeden, “seçim var şu var bu var, muhalefete muhalefet etmenin, muhalefeti bölmenin zamanı değil” demeden yapmalı bunu. Dönüp dolaşıp bizi soldaki statükoya mahkum eden bu vicdan istismarına bir daha asla geçit verilmemeli.

Seçim kazanmakmış kaybetmekmiş, içinde bulunduğumuz siyasi tabloda bunun ne önemi var. Her an nereye savrulacağı, ülkenin başına daha ne belalar açacağı belirsiz gericinin gericisi iktidarla karşısında işbirlikçiliği ayyuka çıkmış, mensuplarına utançtan başka bir şey veremeyen muhalefet… Al birini vur ötekine… Kazansalar ne olur kaybetseler ne olur…

Soldaki yerleşik düzen değil midir zaten artık iyice yıpranmış, geleneksel ittifaklarının bir bölümünü kaybetmiş Erdoğan’a üstelik ekonomik kriz koşullarında hala seçim zaferleri tattıran? Yetmedi, BOP’un eş başkanı sıfatını unutturup elini kolunu sallaya sallaya Batıya kafa tutan mazlum halkların sözcüsü rolüne soyunduran…

Emperyalist dayatmalara dönük toplumsal tepkinin ideolojik-politik karşılığı sağ değil soldur oysa. Ara ki bulasın. Nitekim siyaset boşluk tanımadı, boşalttığımız alan şimdi gericisi, İslamcısı, faşizanı çarpık, kırık, marazi envai çeşit akım tarafından çeperlerine kadar parsellenmiş durumda.

Yine de vazgeçemeyiz, vazgeçmemeliyiz. Alavere dalavere ile bin bir algı operasyonuyla emperyalizme karşı mücadelenin bayraktarlığına soyunmuş gözüken zevatın elinde bakın bayrağımız ne kadar iğreti duruyor. Londra kulislerinde, NATO salonlarında yerlerde sürünüyor.

Bizi bu utanca mahkum eden soldaki statükoyu mutlaka dağıtlmalıyız. Gerekirse seçim yenilgilerini göze alarak aslında seçimleri de umursamayarak yapmalıyız bunu. Yapmalı ve her şeye yeniden başlamalıyız.

Alper Levent Yakış

Solitiraz.com

Facebook'ta Sol İtiraz