11 Ekim 2024 Cuma

Devrimci Yön

Bu yakadan karşı yakaya / Ünsal Çankaya

Bu yakadan karşı yakaya / Ünsal Çankaya
02 Ağustos
08:50 2018



Bu yakadan karşı yakaya mektup gider mi?  Deneyeceğim. Önce bir şiir. Mektubu alacak olandan.

Kendi adını, daha doğrusu soyadını unutan şair Deniz, Unutma Adını koymuştu kitabına. 1992 yılında Yunus Nadi ödülünü almıştı kitap. Hepsi değerlidir de seslendirip ona kaydını ilettiklerim daha değerlidir benim için; sesimden dinledi ölmeden diye düşündüğümden belki. Önemi şiirine verdiğim ayrı, gösterdiğimi de kanıtladığı için belki. Aşağıdaki onlardan biri değil, bir şiirin, yazının altına koyulan tarihin önemine vurgusu için.  Fotoğraflar sararmasın dediği için. Acımız büyüdüğü için.

ZAMANI OY, SESİNİ SAKLA...

Zamanı oy, sesini sakla... unutulmasın
Tarih düşür her yazdığının altına
Aynaya bak, yüzünü göm... unutulmasın
Bir gün küllerin savrulur nasılsa

Bence sen bir günlük tutmalısın
Solgun güller kurutarak yapraklarında
Yağmurda yürü, izini koru... unutulmasın
Toprağı eşeleyen çocukların avuçlarına

Şimdi şehirlerin yalınkılıç yalnızlığındasın
Geçtiğin kırmızı, durduğun yeşil... unutulmasın
Dimdik önündesin bir fotoğraf karesinin
O fotoğrafta sarı hiç kullanılmasın

İyi çocuk ol, acınla büyü... unutulmasın
1988.


Merhaba Ahmet Erhan,

Beş koca yıl geçecek gün dört Ağustos’u bulduğunda.

Gittin birden, “Yeneceğim, göreceksin!” diye de söz vermişken.

Filinta sana bir mezar taşı oydu beyaz mermerden.“Babası Ahmet Bozkurt ile oğlu Erhan Bozkurt'u koyun koyuna koydum, görün!” dedi Ankara'nın göbeğinde sandala. Yükseklikten korkardın da... Sudan, selden de mi korkardın bilmem... Ama artık bir sandalın var. Korkmadan uyuyabilirsin Karşıyaka'da.Ankara'yı her sel alışta içinde yaşayan sevdiklerim ile ölenler için kaygılanırım... Ama şair adınla Ahmet Erhan için kaygılanmayacağım, çünkü hem yüksekte değil toprağın koynundasın hem de sel olduğunda sağlam bir sandalla, babacığın yanında...

Bu erken bir anma yazısıdır... Sesimle selamı Ankara'dan yollayacağım " Evin kızı geldi ama ancak buraya kadar geldi!" diyeceğimta öteki ucundan seslenip sana. Elbet anlarsın yollarda yorulduğumu... Bir uçtan diğer uca bir günde gidiliyor Ankara’da.

Mezar başına toplananlar olacaktır Ağustos, sıcak demeden... Aralarında olmayacağım yine.
Ankara’nın diğer ucunda bir mutlu olayın zorunlu kıldığı yolculuk sonrası ancak öğle saatlerinde varacağım oraya. Aynı gün geri döneceğim sonra ve hiç zamanım olmayacak düğündeki akrabalar dışında başkaca sağları görmek için bile... O nedenle beni bağışla.

Hem hep söylediğimiz gibi ölüm de bizim…  Düğün de...

Ben seninle ilk karşılaştığımda da saz eşliğinde türküler söylemiş, dümbeleğin ritminde halaya durmuştuk Gazi Eğitim'in Çubuk Barajında yaptığı bir kır toplantısında...

Bende halay çekecek hâl kalmadı ya... Olsun.

Sen gittin, tüm şiirlerin “Burada Gömülüdür!” başlığıyla toplandı kitaba. Kaçıncı baskısı yapıldı bilmiyorum ama bendekiler ilk baskı. Açtığın sayfa duruyor, belki oğlun koruyor zararlı paylaşımlardan. Dizelerin paylaşılıyor sayfalarca. Okunuyorsun. Çünkü tam da o an gereken sözcükleri yazmışsın her duyguya.

Gittin diyorum ya… Aldırma bana. Beş yıl sonra dizelerin dillerdeyse hâlâ, tamamen gitmemişsin işte arkadaş, kalmışsın, hem de adamakıllı kalmışsın gönüllerde. Daha ne olsun!

Şimdi dileğim kırkikindilerin bir türlü bitmediği bugünlerde sana da rahmet.

Ülkede kaç seçim geçti sen gideli. Sahi yokluğunda bir de darbe teşebbüsü oldu, akim kaldı bereket... Biz söylemiştik ama dinlemediler yılan onları da sokana kadar...

Ülke yönetiminde sistem değişti ama yöneten değişmedi... Zihinler değişmedi…

Hep daha kötü... Her şey bozuk… Ekonomiden ahlâka.

Eğitim, sınavlar... Tacize, tecavüze “bir kereden bir şey olmaz” diyen yetkili yönetenler…

Tarikatlardan tarikat beğenen vatandaşların yarısı işinden oldu, yarısı özgürlüğünden.

Canından olan da oldu tabi…

Ama araya ne şimdiki adıyla Fetöcü ne Adnancı olmayan sol, demokrat aydınları da kattılar tabi kimini bilmeden, kimini bilerek.

Yollar deniz, yollar göçük... Trenler bile devriliyor, oysa en güvenli ulaşım olmalıydı değil mi?
Terör de bitmedi… Küçücük çocukları bile mayınlıyor soysuzlar.

Bir tek gittiğin yıl şampiyon olamamıştı ya, Galatasaray şampiyon oldu bu yıl...

Bir de Gökçek artık başkan değil başkentte.

Diyeceksin ki...

Bunca karanlık haberden sonra bunlar mı iyi haber, olmasa da ülke aydınlansaydı ah evin kızı, hay senin babana rahmet!

Neyse... Hâl böyle işte! Benim sağlık da olduğu kadar.

Ama işte bıraktığın gibi hâlâ alacakaranlıkta memleket...

Umut mu? Bitmedi. Bitmeyecek. Sürüsüne bereket!


Ünsal Çankaya

SOLİTİRAZ.COM

Facebook'ta Sol İtiraz